Peygamber Efendimizin (S.A.V) dünyaya geldiği, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Mekke, İslamiyet’in kıymetli noktalarından biridir. Müslümanların kıblesi olan Kabe’nin de yer aldığı bu şehir, tarih kitaplarına işlenen pek çok olaya şahit olmuştur. Bu olaydan biri vardır ki, Peygamber Efendimizin evine kavuşması, Müslümanlığın zaferi, İslam’ın yayılmasının adımları olarak görülür. O olay ise Mekke’nin Fethi olayı olarak değerlendirilir. Fetih, 11 Ocak 630’da İslam dinine mensup yani Müslümanların, Kureyşlilerin elinde kalan Mekke şehrini ele geçirmesiyle gerçekleşir.
Allah Rasulü’ne peygamberlik vazifesi verilmesinin ardından Resulullah, önce Mekkelileri İslamiyet’e davet etmiş. Ancak Mekke halkının çoğu Peygamber Efendimizin izinden gitmeyi kabul etmedikleri gibi, Müslüman olmaya başlayanlara da cefa çektirmeye başlamışlar. Hatta günün birinde Allah Resulü’nü dahi öldürmeye kalkışmışlar. Cebrail A.S’ın, Peygamber Efendimize hadiseyi haber vermesiyle, kurdukları planlar bertaraf edilmiştir. Mekkeli müşrikleri, eziyetleri her geçen gün daha da ağırlaşınca, Müminlerin dayanacak kudretleri kalmamıştır. Olup biten karşısında çaresiz kalan Peygamber Efendimiz, Mekkeli Müslümanlar için hicret etmeye izin vermiştir. Efendimiz S.A.V, sahabeler ile Mekke’yi terk ederken, “Ey şehir, senden çıkarılmasaydım vallahi seni terk etmezdim!” demiştir.
Mekke’nin Fethi Nasıl Başladı?
Mekke’nin fethi öncesinde müjdelenen bir hadisedir. Ancak fetih gerçekleşene kadar Mekkeli müşrikler, ne Peygamber Efendimizi ne de onun izinden gidenleri rahat bırakmamışlardır. Mekkeli müşrikler ile Müslümanlar arasındaki Hudeybiye Anlaşması imzalanana kadar, cefa çektirme çabalarına devam etmişlerdir. Bedir’de, Uhud’da, Medine Hendek’de ve daha pek çok olay ile bilinen bu mücadelenin kazananı kan dökülmeden alınan Mekke’nin Fethi’dir. Bu yaşanan olayların her biri Mekke’nin fethine zemin hazırlamıştır.
Hicretin üzerinden tam 6 yıl geçmiştir. Müslümanlar, Hz. Muhammet (S.A.V) ile umre ibadetini gerçekleştirme arzusundaydılar. Bir gün Peygamber Efendimiz, Kabe’yi ziyaret etmek isteyenlerin toplanmasını emretti ve bin beş yüz sahabe yol koyuldular. Niyetlerinin sadece Kabe’yi ziyaret olduğunu, kötü bir niyetlerinin olmadığını göstermek için yanlarına sadece yolcu kılıcı almışlardır. Zülhuleyfe konumuna ulaştıklarında ihrama girdiler ve umre için hazırlıklarına başladılar. Bunu haber alan Mekkeliler, sonucu ne olursa olsun Peygamber Efendimizin ve sahabelerinin şehre girmesine izin vermemeye karar verdiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, kan dökülmesini istemediği için bir anlaşma teklif etti. Hudeybiye Antlaşması. Bu antlaşmaya göre taraflar 10 yıl süren bir ittifak ilan etmiş olacaklar. Ancak antlaşma ile beraber Mekke’nin Fethi’nin fitili ateşlenmiş oluyor.
İslamda Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın Önemi
Kan Dökülmeden Kazanılan Zafer; Mekke’nin Fethi
Müslümanlar ve Kureyşliler arasında 10 yıl boyunca geçerli olacak olan Hudeybiye Antlaşması, her iki taraf arasında da ittifak sağlamak üzereydi. Bunun üzerine Müslümanlar, Hz. Peygamber Efendimizin (S.A.V) emriyle geri döndüler. Bu süreçte inen bir ayet vardır ki o da, Kutlu fethin habercisi olmuştur; “Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik” (Fetih, 1). Buradan da anlaşılacağı üzere Mekke, yeniden Müslümanların olacaktı. Anlaşma ile beraber İslam her geçen gün daha da hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. Bunu fark eden müşrikler, İslamiyet’in tüm Suudi Arabistan’a yayılmasından korktu ve harekete geçti.
Öncelikle farklı kavimleri kışkırtmaya başladılar, sonra Müslümanları daha da çaresiz bırakmak için elinden ne geliyorsa onu denediler. İslamiyet’in yayılmasından rahatsız olan müşrikler, bir bir anlaşma kurallarını ihlal etmeye başladı. Anlaşma üzerinden 17 – 18 Ay geçmişti ki müşrikler, Beni Bekr kabilesini kışkırtarak Müslümanlarına üzerine gönderdi. Beni Bekr kabilesinin Müslümanlara saldırısında çok fazla kişi öldü. Bunun üzerine Mekke’den bir heyet Resulullah’ın karşısına çıkarak anlaşmayı resmi olarak feshettiklerini bildirdi. Bu durum fethin başlangıcı oldu.
Mekke’ye Yeniden Giriş
Hz. Peygamber (S.A.V) Mekke’yi kan dökülmeden geri almak istiyordu. Peygamber efendimiz ne kendi ordusundan ne kadar Kureyşlilerin ordusunda zayiat vermeden almak istiyordu şehri. Bunun içinde Kureyş liderlerinin, İslam dinini anlamaları gerektiğidir.
Hicretin üzerinden tam 8 yıl sonra, Peygamber Efendimiz bu kez binlerce kişiyle Mekke’ye yürüdü. Mekkeliler bu durumu gördüklerinde adeta akıl tutulması yaşadılar ve hiçbir şey yapmadılar. Mekke artık Müslümanların yuvasıydı. efendimiz ise geri dönüştü vatanına. Resulullah, Mekke’ye girdiğinde Mescid-i Haram’a girdi ve Hacer-i Esved’e doğru gitti. Sonrasında ise Kabe’yi tavaf etti. Kabenin etrafında putlar vardı. Bunların derhal atılmasını ve Kabe’nin boyanarak temizlenmesini emretti. Öğle vaktinin gelmesiyle Hz. Bilal’in ezan okumasını istedi. Tüm Müslümanlar ve Kureyşliler Kabe’nin meydanında toplandılar.
Mekke’nin Fethi’ndeki en önemli olaylardan biri de Hz. Peygamberimizin yüce ahlakı sonucu binlerce kişinin kalbini fethetmesidir. Herkes merakla Resulullah’ın ne yapacağını beklerken Efendimiz (S.A.V) Kâbe’den çıktı ve tüm Kureyş halkının affedildiğini serbest olduklarını ve gidebileceklerini söyledi. Bunun üzerine kadın, erkek, çocuk herkes Hz. Peygamber Efendimize biat ederek, onun yolundan gittiler.