Blog

Hz. Peygamber as. Kimdir?

Hz. Muhammed Peygamberimiz (S.A.V), şüphesiz ki İslam dünyasının en kıymetli, en önemli ismidir. Hz. Peygamber ve onun hayatı pek çok kişiye ilham olacak niteliktedir. Dönemin sıkıntılı koşulları karşısında gösterdiği sabır ve güvel tavırlarıyla tüm İslam alemine örnek olan Peygamber Efendimiz’in hayatı her zaman merak konusudur. Bununla beraber Hz. Peygamber kimdir sorusunun yanıtı da sık sık araştırılmaktadır. 

Peygamber Efendimiz, İslam dünyasının son peygamberidir. Doğumundan vefatına kadar pek çok olay yaşanmış ve her bir olay, İslam tarihine geçmiştir. 

Cuma Günü Neden Mübarek Gün?

Hz. Peygamber Efendimizin Doğumu ve Ailesi

Hz. Peygamber

Hz. Muhammed’in hayatı ve ailesi her zaman araştırılır. Son peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) hayatı, asırlar boyu araştırılan, örnek alınan ve merak edilen bir konudur. Hz. Muhammed, 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de dünyaya gelmiştir. Bazı rivayetlere göre 569 yılında dünyaya geldiği de söylenmektedir. İslam dininin ilk peygamberi olup, dünyaya gelen son peygamberdir. Hayatı boyunca çeşitli sıkıntılar yaşayan ve bu sıkıntılarla sabır ve sükunetle mücadele eden Peygamber Efendimiz, günümüze kadar pek çok lider için de ilham kaynağı olmuştur. 

Peygamber Efendimizin (S.A.V) babası Abdullah, annesi ise Amine’dir. Hz. Muhammed doğmadan önce iki yıl önce babası vefat etmiş ve doğduktan 6 yıl sonra da annesi vefat etmiştir. Yetim kalan Peygamber Efendimizi dedesi Abdülmuttalib büyütmüştür. Dedesinin ölümünden sonra ise Hz. Muhammed (S.A.V) Mustafa’nın bakımıyla Ebu Talib ilgilenmiştir. Efendimizin hayatı iki bölümden oluşur. 

Peygamberlik görevinden önce ve peygamberlik görevi gelmesinden sonra şeklindedir. Efendimize, Peygamberlik gelmeden önce de “kendisinden emin olunan insan” olarak hitap edilir ve sözlerine güvenilirdi. Öyle ki kendisi zekası ve bilgisiyle her zaman insanları etkilemeyi başarmıştır. Rivayetlere göre Peygamberimizin doğduğu gün çeşitli mucizeler vuku bulmuştur. Annesi, Hz. Amine’nin aktardığı üzere kendisi ne hamilelik sürecinde hem de doğum esnasında hiç zahmet yaşamamıştır. Öyle ki Resulullah, dünyaya gelirken doğu ile batı arasını aydınlatan bir nur çıkmıştır adeta. Peygamber Efendimizi temiz bir şekilde ellerini yere dayayarak doğmuş ve başını semaya kaldırmıştır. (İbn-i Sa’d, I, 102, 150.)

Hz. Peygamber Efendimizin Gençlik Hayatı

İslam’ı sadece Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetlerle değil, çocukluğundan itibaren sergilediği örnek yaşantısıyla gönülleri fetheden Hz. Peygamber Efendimizin gençliği merak edilmektedir. Hz. Peygamberimizin yetim bir çocukluk geçirmiş ve dönemin zorluklarıyla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Öyle ki gençlik yıllarında da mücadelesi son bulmamış aksine daha da zorlu günler geçirmiştir. Buna rağmen sabrı ve hoşgörüsü herkese örnek olmuştur. O dönemlerde cahiliye toplumu içki, kumar gibi kötü hal ve hareketlere düşkündü. 

Peygamber Efendimiz, bu kötü hal ve hareketlerden uzak durmuştur. Cahiliye döneminde putperestlik yaygındı. Peygamberimiz, putlara yönelik yapılan bayram, tören vb. etkinliklere katılmamıştır. Sorumluluk bilinci yüksek olan Peygamberimiz, henüz gençken ailesinin geçimini üstlenmiş ve hayatını kazanmak için ticarete atılmıştır.

Hz. Peygamber Efendimizin Evlilik Hayatı

Sevgili Peygamber Efendimiz ilk evliliğini yirmi beş yaşındayken Mekke’de yapmıştır. İlk eşi Hz. Hatice(rad. ahhünne) validemiz olup, kendisi 40 yaşındaydı. Hz. Peygamber Efendimiz ile Hz. Hatice(rad. ahhünne) validemizin birlikteliğinden Kasım, Zeynep, Rukıyye, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Abdullah adlı evlatları olmuştur. Hz. Muhammed’in, Hazret-i Mariye(rad. ahhünne) ile izdivacından ise İbrahim adlı çocuğu olmuştur.

Efendimizin kendine has hallerinden biri de aile hayatı ve evlilikleriydi. Peygamberimizin birden çok evlilik yapmasının sebep ve hikmetleri vardı. Peygamberimizin diğer eşleri ise şu şekildedir; Sevde Binti Zema(rad. ahhünne), Aişe(rad. ahhünne), Zeynep Binti Huzeyme(rad. ahhünne), Meymûne Binti Haris(rad. ahhünne), Hafsa Binti Ömer(rad. ahhünne), Zeynep Binti Cahş(rad. ahhünne), Safiye Binti Huyey(rad. ahhünne), Cüveyriye Binti Haris(rad. ahhünne), Ümmü Seleme(rad. ahhünne) ve Ümmü Habîbe (rad. ahhünne) validemizdir.

Peygamber Efendimize İlk Vahiy Nasıl Geldi?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) dünyaya gelmesinden vefatına kadar geçen süre içerisinde son derece kıymetli olaylara sebep olmuştur. Hz. Muhammed’e, peygamberlik mertebesi 40 yaşındayken nasip olmuştur. Kırk yaşına yalnızca altı ay kala, ilahi bir güç ona Mekke’de bulunan Hira Mağarası’nı nurlu kıldı. Mübarek ramazan ayının 17. günü (İbn-i Sa’d, I, 194.) diğer rivayete göre 27. günüydü. (Kurtubî, XVI, 124). Peygamber Efendimiz mutadı üzerine Hira Mağarası’ndaydı. Cebrâîl Aleyhisselam geldi ve Hz. Peygamber’e (S.A.V.):

“–Oku!” dedi. Peygamber Efendimiz:

“–Ben okuma bilmem!” karşılığını verdi. Bunun üzerine melek, Hazret-i Peygamber’i tâkati kesi­linceye kadar sıktı. Sonra yine:

“–Oku!” dedi. Efendimiz yine:

“–Ben okuma bilmem!” cevâbını verdi. Cebrâîl (a.s.) ikinci kez O’nu tâkati kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar:

“–Oku!” dedi. Hazret-i Peygamber yine:

“–Ben okuma bilmem! (Ne okuyayım?)” dedi. Cebrâîl (a.s.) Hazret-i Peygamber’i üçüncü defâ da sıkıp bıraktı.

Peygamber Efendimizin Hicreti

Hicret olayı, İslam tarihinin en önemli olaylarından biridir. Hicret olayı, Hz. Muhammed (S.A.V) ve ümmetinin, zulüm ve baskılardan kurtularak Mekke’den Mediye’ye göç etmesi olayıdır. Mekkeli müşrikler, Müslümanlara dayanılmaz zulümler ediyorlar ve her geçen gün de artırıyorlardı. Bu dayanılmaz işkencelerin karşısında Müslümanlar bir gün Allah Resulüne gitti ve artık dayanamadıklarını söyleyerek hicret etmek için izin istediler. Peygamber Efendimiz, Allah’ın izniyle Müslümanlara Medine yollarını işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur; 

“Bundan böyle sizin hicret edeceğiniz şehrin, iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gösterildi.” (Buhârî, Kefâlet, 4)

Onlara Ensâr ile, yâni Medîneli Müslüman kardeşleriyle kucaklaşmalarını emretti ve:

“Allâh Teâlâ sizin için kardeşler ve huzur bulacağınız bir diyâr lutfetti!” buyurdu.

Sonrasında ise Müslümanlar, müşriklere hissettirmeden Medine’ye hicret etmeye başladılar. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir